Sigmund Freud'un 1913 tarihli çığır açan eseri "Totem ve Tabu", insan uygarlığının, dinin ve toplumsal düzenin kökenlerine dair psikanalitik bir keşif sunar. Antropoloji, mitoloji ve psikoloji alanlarını bir araya getiren bu eser, ilkel toplulukların zihinsel yaşamları ile nevrotik bireylerin psikolojisi arasındaki şaşırtıcı benzerlikleri inceleyerek insan ruhunun derinliklerine ışık tutar. Freud, totemizm ve tabu kavramları üzerinden medeniyetin temel taşlarını oluşturan bilinçdışı süreçleri açığa çıkarmayı hedefler.
Kitabın ana teması, "ilksel sürü" hipotezi etrafında döner. Freud'a göre, ilk insanlar, dominant bir baba figürünün hükmettiği ilksel sürüler halinde yaşarlardı. Bu baba, tüm kadınlara sahip çıkarak oğulların cinsel ve sosyal özgürlüğünü kısıtlıyordu. Bir noktada, isyankar oğullar birleşerek babayı öldürür ve onu yerler. Bu olay, bir yandan babanın otoritesinden kurtulmayı simgelerken, diğer yandan da kolektif bir suçluluk ve ambivalans duygusu yaratır. Bu karmaşık duygular, totemizm ve tabu sistemlerinin doğuşuna yol açar.
Totemizm, genellikle bir hayvan veya bitki formunda ortaya çıkan kutsal bir sembolle temsil edilen bir inanç sistemidir. Totem, klanın atası, koruyucusu ve kimliğinin bir parçası olarak görülür. Bu sistem, toplumsal yapıyı belirler, klanlar arasında akrabalık bağları kurar ve dışarıdan evliliği (eksogami) teşvik eder. Freud, totemin öldürülen babanın yerine geçtiğini ve totemin yasını tutmanın ve ona saygı göstermenin, ilksel suçluluğun bir dışavurumu olduğunu öne sürer. Totem hayvanının belirli zamanlarda ritüelistik olarak yenilmesi ise hem baba figürünü yeniden canlandırma hem de onun gücünü özümseme arzusunu yansıtır.
Tabu ise belirli davranışların veya nesnelerin kutsal veya tehlikeli olduğu gerekçesiyle yasaklanmasıdır. Freud, tabunun özünde ambivalans barındırdığını, yani hem çekici hem de itici bir güce sahip olduğunu belirtir. Özellikle ensest tabusu, Oedipus kompleksinin toplumsal bir yansıması olarak ele alınır. Oğulların annelerine duyduğu bilinçdışı cinsel arzuların ve babanın intikamından duyulan korkunun, ensest yasağının temelini oluşturduğunu iddia eder. Tabular, bireysel arzuları denetleyerek toplumsal düzenin ve işbirliğinin sağlanmasında kritik bir rol oynar.
"Totem ve Tabu", Freud'un psikanalitik teorilerini antropolojik gözlemlerle harmanlayarak, insan ruhunun derin katmanlarındaki ilkel dürtülerin ve toplumsal normların oluşumuna dair devrim niteliğinde bir bakış açısı sunar. Kitap, dinin, ahlakın ve hukukun kökenlerini açıklama çabasında Oedipus kompleksini, bilinçdışını ve kolektif belleği ön plana çıkarır. Freud'un bu eseri, sadece psikoloji alanında değil, aynı zamanda sosyoloji, antropoloji ve kültürel çalışmalar üzerinde de derin bir etki bırakmıştır.
SIGMUND FREUD | TOTEM VE TABU kitabını okumanı öneririm.
© 2025 Tüm hakları saklıdır.
NOT: Tüm metinleri ve görselleri farkındalık kazandırmak amacı için paylaşıyorum.