3.GÜN | ERTELEDİĞİNDE HANGİ DUYGULARI HİSSEDİYORSUN?

Erteleme Alışkanlığı: Hissettiğimiz Duyguların Gölgesinde

Erteleme alışkanlığı, modern yaşamın en yaygın sorunlarından biri. Yapılması gereken işleri sürekli olarak yarına veya daha sonraya bırakmak, sadece üretkenliğimizi düşürmekle kalmaz, aynı zamanda derin ve karmaşık duygusal yükler de taşır. Erteleme döngüsüne girdiğimizde hissettiğimiz bu duygular, genellikle içinden çıkılması zor bir labirent gibidir. Peki, erteleme alışkanlığı yapıldığında tam olarak hangi duyguları deneyimleriz?

Başlangıçta Hissedilenler: Kısa Süreli Rahatlama ve Anlık Tatmin

Bir görevi ertelemeye karar verdiğimizde, çoğu zaman anlık bir rahatlama hissederiz. Omuzlarımızdaki yük hafiflemiş gibi gelir. Yapılması gereken o sıkıcı veya zorlayıcı işin yarattığı baskıdan geçici olarak kurtulmuş oluruz. Bu anlık rahatlama, bize sanki doğru bir karar vermişiz gibi bir anlık tatmin de sunar. Bu sahte huzur, genellikle ertelemenin tekrar tekrar yaşanmasının temel nedenlerinden biridir. Beynimiz, bu kısa süreli ödülü kaydeder ve bir sonraki seferde de aynı stratejiyi izlemeye meyilli olur.

Ertelemenin İlerleyen Safhaları: Suçluluk ve Pişmanlık

Ancak bu başlangıçtaki rahatlama uzun sürmez. Ertelediğimiz iş aklımızın bir köşesinde durmaya devam ettikçe, üzerimizde bir suçluluk duygusu oluşmaya başlar. "Bunu neden yapmadım?" veya "Şimdiye kadar bitirmiş olabilirdim" gibi düşünceler zihnimizi meşgul eder. Bu suçluluk, giderek artan bir pişmanlık hissine dönüşür. Keşke daha önce başlasaydım, keşke şimdi bu durumda olmasaydım... Bu pişmanlık, sadece mevcut durumu değil, aynı zamanda geçmişteki kararlarımızı da sorgulamamıza neden olur.

Büyüyen Baskı ve Endişe: Kaygı ve Stres

Ertelediğimiz işin son teslim tarihi yaklaştıkça veya işlerin birikmesiyle birlikte, hissettiğimiz duygular daha da yoğunlaşır. Üzerimizde artan bir baskı hissederiz. Bu baskı, doğrudan kaygı ve stres yaratır. "Yetiştirebilecek miyim?", "Ya başaramazsam?", "Ne kadar çok işim var!" gibi endişelerle boğuşuruz. Kalp çarpıntısı, uyku sorunları, odaklanma güçlüğü gibi fiziksel belirtiler de bu kaygıya eşlik edebilir. Erteleme, aslında bir stres kaynağından kaçma girişimi olsa da, paradoksal olarak daha büyük bir stres kaynağı haline gelir.

Kendine Yönelik Olumsuz Duygular: Hayal Kırıklığı ve Öz Saygı Düşüşü

Erteleme döngüsünün en yıpratıcı yönlerinden biri, kendimize yönelik geliştirdiğimiz olumsuz duygulardır. Kendimize olan hayal kırıklığı, başarısızlık hissiyle birleşir. "Yine yapamadım," "Ben beceriksizim" gibi düşünceler, öz saygımızın düşmesine neden olabilir. Kendi potansiyelimizi gerçekleştiremediğimiz hissi, derin bir üzüntü yaratır. Bu durum, zamanla motivasyonumuzu daha da azaltır ve erteleme alışkanlığından kurtulmayı daha da zorlaştırır.

Erteleme Sonrası: Tükenmişlik ve Yorgunluk

Nihayetinde ertelediğimiz işi son dakikada veya büyük bir çabayla tamamladığımızda bile, tam bir rahatlama hissetmeyiz. Genellikle tükenmişlik ve derin bir yorgunluk hali içindeyizdir. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak bitkin düşeriz. Bu, başarmanın verdiği tatminden ziyade, "sonunda bitti" nin getirdiği bir nevi boşluk hissidir.

Sonuç: Bir Döngüden Çıkış Yolları

Erteleme alışkanlığıyla ilişkili bu duygusal yük, sadece anlık bir rahatlama arayışıyla başlayan ancak zamanla büyüyen bir bataklık gibidir. Bu duyguların farkına varmak, erteleme döngüsünü kırmanın ilk adımıdır. Unutmayın ki bu duygularla başa çıkmak mümkündür ve erteleme alışkanlığı değiştirilebilir bir davranıştır. Kendinize karşı nazik olmak, küçük adımlarla başlamak ve neden ertelediğinizi anlamaya çalışmak, bu döngüden çıkış için önemli adımlar olacaktır.

SON YAZILAR

TOP